30 Mayıs 2015 Cumartesi

Evde Çıtır Patates Nasıl Yapılır ?


Hazır Menülerdeki patates kızartmalarının o lezzetini anlatmama gerek yok saten.İşte Bayıldığımız o çıtır patatesi evde yapmanın yolu :

1- Patatesleri ince ince dilimleyin.

2- Ardından 1 kase soğuk suyun içine koyun .5 dk. bekleyin.Suyun bulutlandığını göreceksiniz.Bu sayede patatesteki fazla nişasta suya geçmektedir.

3-Diğer bir kaseye de kaynayan suyu dökün.Kaynayan suya biraz mısır şurubu ve şeker koyun.Sıcak suyun içinde malzemelerin daha hızlı erimesi için biraz karıştırın.Bu malzemeler patateslere çıtırlık katacaktır.

4-Patatesleri bu suyun içine koyun ve 10 dk. bekletin 

5-Patatesleri yavaşça alıp kağıt havlu serdiğiniz bir tabağa koyup iyice kurulayın.

6-Kuruttuğunuz patatesleri 20 dk. buzlukta bekletin 

7- Kızartma yağının içine atın .2 dakika kızartıp çıkartın .Kağıt havluya koyun ve soğumasını bekleyin.Son kez bir kere daha kızartın .5-7 dk. kızarttıktan sonra patatesleriniz hazır.

Afiyet Olsun 


Peynirlerdeki Deliklerin Sebebi Ne ?


Bilim insanları sonunda İsviçre Peynirlerindeki deliklerin sırrını çözdüklerini söylüyorlar.
Anlaşılan o ki delikler peynir yapmakta kullanılan sütlerin kovasının temiz olmamasından kaynaklanıyor.Kovaların içindeki mikroskobik denecek kadar ufak saman parçacıklarının bu deliklere yol açtığı anlaşıldı.Son 15 yılda sütler modern yöntemlerle sağılıyor .Ve peynirlerdeki deliklerin azalması bu teoriye kanıt olarak gösteriliyor.

Ancak araştırma henüz diğer bilim adamları tarafından doğrulanmadı.


27 Mayıs 2015 Çarşamba

Eskiden Ölülerin Son Fotoğrafı Çekilirdi !



post-mortem-photography10


19.yüzyılda fotoğraf çektirmek oldukça lükstü.Ancak aileler bir yakınlarını kaybettiklerinde , yakınlarından son bir anı saklamak amacıyla ölen kişinin fotoğrafını çektirirdi.Ölen kişiye en güzel kıyafetleri giydirilir ve hatta bazen de ailenin diğer üyeleriyle birlikte son fotoğrafı çekilirdi.Ve genelde bu fotoğraf ölen kişinin ilk ve tek fotoğrafı olurdu.Buna " Post Mortem ( ölümden sonra ) " deniyor.Yakınlarından son bir anı bırakmak için Amerika ve Avrupa'da oldukça başvurulan yaygın bir yöntemdi.

$(KGrHqR,!jgF!thetGcUBQLZ1oRu8!~~60_57post-mortem-photography3

post-mortem-photography6post-mortem-photography8

post-mortem-photography-19




23 Mayıs 2015 Cumartesi

Protezle Yürüyen Şirin Köpek Daisy !

Doğuştan gelen sakatlığı nedeniyle ön ayaklarını kullanamayan Daisy , uyutulmak üzereyken evlat edinilmiş ve bir tekerlekli sandalyeyle yürümesi sağlanmış.Onunla ilgilenmeyi çok seven sahibi Daisy'nin birbirinden tatlı fotoğraflarını çekmiş.Paylaşmadan edemedim :))







Doğuştan sakat olan veya sonradan engelli olan hayvanların tekrar yürüyebilmesi için protezler yapılmakta Türkiye'de sokaklarda binlerce engelli hayvan bulunmakta eğer onlara yardım etmek isterseniz  Niyazi Çapa'ya başvurabilirsiniz.

http://www.capaortopedi.com/yurutecler.php

tel: (0222) 231 44 81

Ayrıca aşağıdaki haberde Niyazi Çapa'nın  faaliyetlerini anlatan bir yazı var.Okuyun derim ...

http://www.sabah.com.tr/cumartesi/2011/07/23/engelli-hayvanlari-protezler-yurutuyor


Romantik Paris'in altındaki Korkutucu Mezar


Paris deyince ilk akla gelen Eyfel Kulesi , Louvre Müzesi , Notre Dome Katedrali vs.
Peki Paris'te bulunan yer altı mezarlığını duydunuz mu ?


" Catacombs " mezarlığı her gün yüzlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.Bu mezarlık üst üste dizilmiş 6 milyon kemikten oluşuyor.


Bu mezarlığın hikayesi Ortaçağ'a kadar uzanıyor.Paganizm' de ölüler yakılırdı.Ortaçağ'da Hristiyanlık Paganizme üstün gelince ölüler gömülmeye başlandı.700 yıl devam eden bu süreçte tecrübesiz Paris ölüleri mezara sığdıramadı.Hristiyanlığı yeni kabul etmelerinden dolayı ölülerin defni konusunda yetersiz bilgi ve kültür sahibi olan Fransızlar ellerindeki cesetlerle ortada kalıverdiler.


Gömme kültürüne alışamayan Fransızlar ölüleri gömme işlemlerini çok sağlıklı yapamadı ve sistem çökme noktasına geldi. 18. yüzyılda cesetler Paris'te salgın hastalıkların ortaya çıkmasına sebep oldu.
Bir yandan şehrin planı için imar faaliyetleri yürütülürken ortaya çıkan bu salgın hastalıklar yönetimin mezarlıklar konusunda çözümleyici bir sonuca gitmesi gerektiğini söylüyordu.Çözüm olarak da mezarlıkların hepsinin bir yere toplu olarak taşınmasını buldular.Bunun için de şehrin altında bulunan kilometrelerce uzunluktaki taş ocakları hedef olarak belirlendi.


280 km uzunluğundaki taş ocakları bu gün kullanılmıyor.Taş ocağının 1.7 km 'lik kısmında 6 milyon kemikten oluşan bu mezarlık bulunuyor.






22 Mayıs 2015 Cuma

Cellatlar Çekip Gitsin ! ( Vıctor Hugo )



Geçmişin toplumsal yapısı üç ayak üzerine kuruluydu : rahip , kral , cellat.Uzun zaman önce bir ses şöyle demişti : " Tanrılar çekip gitsin ! "Son olarak da , başka bir ses yükseldi ve şöyle bağırdı : "Krallar çekip gitsin!" Şimdi zamanı artık üçüncü bir sesin yükselip de şöyle demesinin : " Cellatlar çekip gitsin ! "

Böylece eski toplum parça parça dökülecek ; böylece Tanrı'nın takdiri , geçmişin çöküşünü tamamlayacaktır. ( ...)

Ve düzen , cellatla ortadan kalkmayacaktır , buna sakın inanmayın.Gelecekteki toplumun çatısı , bu korkunç anahtara sahip olmadığı için , çökemeyecektir.Uygarlık birbirini izleyen dönüşümler dizisinden başka bir şey değildir.O halde neye katlanacaksınız?Ceza yasasının değiştirilmesine.(...)

Suça bir hastalık gibi bakılacak ve bu hastalığın , yargıçlarınızın yerini alan doktorları , küreklerin yerini alan hastaneleri olacaktır.Özgürlük ve sağlık birleşecek.Demirin ve ateşin kullanıldığı yerlere merhem ve yağ dökülecek.Öfkeyle davranılan bu hastaya iyi yüreklilikle yaklaşılacak.Darağacının yerine haç konulacak.Hepsi bu kadar.

15 Mart 1832

( VICTOR HUGO )


....Toplumun düzenini sağlamak için bu cezayı, caydırıcılık ögesi olarak görenler de vardır.Vıctor Hugo , bu düşünceyi taşıyanlara daha 1830'lu yıllarda karşılık vermektedir.

Cezayı verip insanı yok etmenin yerine , suçluları iyileştirmeyi öğütlemektedir.Yok etme gücünün Tanrı'ya özgü olduğunu vurgulamaktadır;çünkü bu yok etme eyleminde bulunan insanoğlu , bunu yaparken içindeki nefret dolu duygularını boşaltmakta ve yabanıl bir tören için ortam yaratmakta ve onu süslemektedir.İşte Victor Hugo , insanoğlunun yarattığı bu vahşet sahnesini yıkmak istemektedir , çünkü uygar dünyada bu sahnenin yeri yoktur.Uygar insanoğlu bu vahşet gösterisine layık değildir ve onun hak ettiği konum da bu değildir.Bütün yaşamsal haklarından yararlanamayan ya da yararlandırılmayan insan , gerçek anlamda insan değildir onun gözünde...

ERHAN BÜYÜKAKINCI

Vıcto Hugo' nun , Bir İdam Mahkumunun Son Günü eserinin ön sözünden alıntıdır.Vıctor Hugo yazdığı bu eserle idam cezasını eleştirmiş.Döneminde toplumu fikir ayrılığına sürüklediği için bu kitabı yazarken adını neden açıklamadığını anlayabiliriz.Vıctor Hugo ' nun yazdığı bu eser idam cezasına tepki toplamış ancak tam 152 yıl sonra yasal olarak idam cezası kaldırılmış.Kitabın daha çok başlarındayım.Önsözleri okuyorum.Ön sözleri okurken sıkılanlar olabilir ama pas geçmeyin derim.
Bu kitap birinci tekil şahıs ağzından öykülenen ilk romanmış .Ayrıca modern edebiyatın ilk iç monoloğu.


20 Mayıs 2015 Çarşamba

Megaloman Nedir ?




Megaloman kelimesini genelde öz güveni tavan yapmış kendini olduğundan daha üstün gören kişiler için kullanırız. Ancak megalomani diye bir psikolojik durum varmış ve bu kişinin aşırı öz güveni sonucu oluşmuyormuş.Megalomani ( Büyüklük Hezeyanı ) de kişi; olması mümkün olmayan mantıksız inançları benimsiyor.Yani ortada egoistlikten bir kademe daha farklı bir durum söz konusuymuş ....





Megaloman : Kendini olduğundan büyük gören kimse demektir.

Megalomani : kendi başına bir hastalık değilse de oldukça şaşırtıcı bir psikolojik durumdur.Büyüklük Hezeyanları kişinin  yetenekleri , nitelikleri , yaşantısı hakkında mantıksız inançlara dayanır.

Megalomani kendi aşırı beğenme sonucu ortaya çıkan bir öz güven patlaması değildir ! 



Merak eder misiniz , İlk Animasyon Filmi nasıldı ?




Animasyon izlemeye kim bayılmaz ki !! Ne zaman gülmeye ihtiyacım olsa açar izlerim bir tane.Yine böyle bir gün aklıma takıldı acaba ilk animasyon filmi nasıldı diye ?? 

İlk animasyon filmi 1908 yılında Emilie Cohl tarafından yapılmış.Alışık olduğumuz animasyonlara benzemiyor tabi ki .Belirli bir konusu yok.Birbiri içinde akan , bir sahneden öbür sahneye herhangi bir bağlantıyla geçiyor.

Hani çizgi filmler başlamadan önce kısa kısa sesi olmayan animasyonlar vardı onların en gelişmemiş halleri gibi. Bir video buldum buyrun izleyin :))




Bu arada filmin adı " Fantasmagorie " .Ne anlama geldiğini bulamadım henüz ama google Translate ' de Esperanto diline ait olduğu söyleniyor.(Yanlış hatırlamıyorsam esperanto da yapay bir dildi.)





18 Mayıs 2015 Pazartesi

İlgi Alanı : Hacker / Yaş : 26 / Servet : 63 MİLYON DOLAR !!!

2005'te 15 yaşında olan Jack Cator okulunun bilgisayar ağında müzik ve oyun sitelerine erişimin engellenmesine kızmış ve sistemi Hack'lemeye  çalışmış.

Cator okulun sistemini bypass etmek için sanal özel ağlar ( VPN ) kullanmış.Ancak bu kez de o zamandaki sanal ağların kalitesinden memnun kalmamış.Böylece bir gün kanepede otururken kendi sanal ağını kurmuş.

Bu ağa da " Hide My Ass " muzip adını koymuş.



10 yıl sonra kurduğu bu işi satan Jack Cator bu gün 26 yaşında 40 milyon sterlinlik ( yaklaşık 63 milyon dolar ) bir servetin sahibi oldu.

2 milyondan fazla müşterisi olan şirketin yıllık geliri 17 milyon doları  , karı ise 3 milyon doları aşıyor.

Cator satmasına rağmen şirketin genel müdürü de olmaya devam edecek.

Peki Genç İş Adamı Özel Ağını nasıl bu düzeye getirdi ??

İlk başlarda özel ağını internet forumlarında tanıtmış.
Ardından kendi ağı üzerinden başka web sitelerinden alışveriş eden olduğunda o web siteden komisyon almaya başlamış.
Bir ay içinde tüm dünyada binlerce kullanıcısı olan HMA ' nin yıllık geliri 23 bin 500 dolara ulaşmış.
Cator daha sonraları üniversitede bilgisayar okumaya başladı.Ama tüm vaktini şirketine ayırmak için 2009 ' da okuldan ayrıldı.

E- mail ile Ukrayna ve Sırbistan ' dan yüzünü bile görmediği insanları işe alan Cator şirketi büyüdükçe Londra ' da bir büro açtı.

Bu gün HMA ' nin yaklaşık 100 çalışanı var ve şirketi her geçen gün büyümeye devam ediyor.

Cator bunun kısmen sanal ağa verdiği esprili isme bağlıyor.

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Frenoloji Bilimi ( İnsan Kafasının şeklinden kişilik , Karakter belirleme )

Dosya:Phrenology1.jpg


Frenoloji kişinin kafasının şeklinden onun kişiliğini , karakterini ve suça yatkınlığını belirleme iddiasında olan bir teoridir.


1800' lerde Alman Doktor Franz Joseph Gall tarafından geliştirilmiştir.

9 Mart 1758 yılında Almanya' da doğdu.Okul yıllarından itibaren Gall arkadaşlarının yüz yapısı ile kişilikleri arasında bağlantı kurmaya çalıştı.Örneğin iri gözlü öğrencilerin daha iyi sözel hafızaya sahip olduğunu tespit etti.Gall' a göre bu hafıza türü , kafanın göz bölgesinin arkasına yerleşen kısmıyla ilintilidir.

Gall yaptığı çalışmalarla eşya , yer , isim , gramer gibi hafıza türlerinin , dürüstlük , cesaret , ebeveynlere karşı olan sevgi hissinin , nesli devam ettirme güdüsünün alanlarını tespit etmiş ve öğrencileriyle birlikte kapsamlı bir harita çıkarmıştır.

Bu haritadaki alanlar ne kadar fazla yer kaplıyorsa ilgili alandaki özelliğin daha çok geliştiğini öne sürer.

Daha sonraları beynin bu bölümlerinin kafatasına da yansıyacağını düşünerek kafatasının da haritasını çıkarmıştır.

Bilim olarak yayıldığı dönemde politika ve din çevrelerinden büyük tepki görmüş , sonunda hükümet  frenoloji ile ilgili görüşlerini yaymasını  yasaklamıştır.Bu yüzden Jean Gaspard Spurzheim ile Berlin'e gitmiş çalışmalarını orada sürdürmüştür. Sonra da Paris'e giden Gall 10 yıl içinde tamamladığı çalışmaları birleştirerek 5 ciltlik temel eserini yazar.

Gall' ın Haritası 





15 Mayıs 2015 Cuma

U2 Kılık Değiştirdi , Metroda konser verdi !! İnsanların tepkileri ne oldu ?




Müzik Tarihinin en başarılı gruplarından U2 . 22 Grammy ödüllü İrlandalı Rock Grubu sattıkları 150 milyondan fazla albümle birçok rekoru elinde bulunduruyor.Peki yakında 40. yılını kutlayacak olan grup sokak müzisyeni olursa neler olur ? Amerikalı komedyen Jimmy Felin bu soruya cevap aradı.Kendisiyle beraber kılık değiştiren müzisyenleri New York metrosunda bir konser denemesine ikna etti.Sizce tepkiler nasıl oldu ??




13 Mayıs 2015 Çarşamba

Aşırı Hareket Yanılgısı !!



Penaltı vuruşu yapan futbolcular penaltıların
Üçte birini kalenin sağına
Üçte birini kalenin soluna
Üçte birini kalenin ortasını hedeflerler

Peki Kaleciler ne yapar ??

Penaltıların %50 sinde sağa , % 50 sinde ise sola atlarlar.Her halükarda çok nadir kalenin ortasında durmayı tercih ederler .( topların üçte birinin oraya gelecek olmasına rağmen .

Peki Neden ?

Çünkü yanlış tarafa atlamak , sersem gibi ortada dikilip topun  soldan ya da sağdan geçip gidişini seyretmekten daha iyi görünmesinden öte daha az utanç verici değil mi ?

Bunun adı aşırı harekettir.Hiçbir işe yaramadığı durumda bile harekete geçmek !

Biz de normal hayatımızda aşırı hareket tuzağına düşebiliyoruz .
Ancak düşünce ve akılın ön planda olduğu günümüzde  aşırı hareket bizi utanç verici gözükmekten kurtarsa da aslında en iyi seçenek değil .

( İlk 5 paragraf Hatasız Düşünme sanatından Alıntıdır . Kitabı ben çok sevdim bu arada :))
Kitapta kısa kısa bölümler halinde sizi şaşırtacak şeyler anlatılıyor.Bazı bölümleri hoşuma gitmedi ancak bir kaç şey öğrendiğimi söyleyebilirim.Yazarın ara sıra ortaya çıkan mizahi dili de kitabı daha çok sevmemi sağladı.Okuyanların yorumlarını da beklerim.






11 Mayıs 2015 Pazartesi

Türkiye'de yastık savaşı yapılırsa.... ( Siz biber gazı sıkar mıydınız ? :)))



Birbirlerinin yavrularını koruyan sevimli MİRKETLER !!!


Mirketler Afrika'ya özgü koloni halinde yaşayan etobur memeli hayvanlardır.


Mirketler  çok sosyal hayvanlardır.Kolonileri 20 hatta 50 kişi olabilir.


Çölde yaşamlarını sürdürebilmek için grup halinde yaşarlar.Her grup üyesinin de yerine getirmesi gereken bir görevi vardır.Üstelik görevleri belirli bir sıraya göre takip ederler.Sırası gelen üye görevini tamamlar.



Her grupta olduğu gibi alfa erkeği ve alfa dişisi var mirketlerin sonra onlara uyan beta erkeği ve beta dişisi var .Bir de bebek bakıcıları var.Bebek bakıcıları grup yemek toplamaya gittiğinde yavruları gözetler. Tehlikelere karşı grubu uyarmak için ağacın 30 m tepesine çıkan bir de gözetmenleri var.


Belgesellerde görürsünüz . Avlanmaya çıktıklarında biri gözetmen oluyor hemen bir diğeri küçük yavruların başında onları koruyor.Bir de şöyle iki ayak üstünde durup birbirlerine sarılıyorlar.Tam bir aile gibi...
İnsanlar gibi bir aileleri var.Birbirlerine sahip çıkıyorlar.Birbirlerinin bebeklerine göz kulak ooluyorlar.Gerçekten çok tatlılar.

10 Mayıs 2015 Pazar

Yüzümüzde Yaşayan Kurtçuklar


Dergi okurken gördüm ve inanmak istemedim ama evet yüzümüzde yaşayan bizim görmediğimiz mikroorganizmalar var.Bağırsaklarımızdaki kurtları da hatırlayınca aslında insan vücudunun koca bir ekosistemi içinde barındırdığını söyleyebiliriz.

8 bacaklı bu mikroskobik canlıların en yakın akrabaları ise örümcekler ve keneler. Bütün ömürlerini yüzümüzde geçirirler ve orada ölürler.Çoğunlukla zararsızdırlar.

Yüzümüzde yaşayan 2 tür kurtçuk var : Demodex Folliculorum ve Demodex Brevis.
Birincisi gözeneklerimizde ve kıl köklerinde ikincisi ise derinin alt tabakalarındaki yağ bezelerinde yaşar.Vücudumuzun diğer bölgelerine göre yüzümüzde daha fazla gözenek ve yağ bezesi vardır.Yüzümüzü yurt edinmelerinin nedenlerinden birinin bu olabileceği düşünülüyor.


Uzmanlar her yüzde yüzlerce adet bu kurtçuklardan bulunduğuna inanıyor.Fakat neyle beslendikleri henüz bilinmiyor.Bazıları ölü deriyle bazıları yüzdeki bakterilerle beslendiğini öne sürüyor.Gece gözeneklerden çıkarak çiftleşip tekrar geri döndükleri düşünülüyor.


Bu canlıların anüsü olmadığı için artık maddeleri vücudunda tuttukları ölümüyle birlikte yüzde çözündükleri sanılıyor.

Bilinen ve görülen bir zararları olmamakla birlikte rozase adı verilen ve sızılı kırmızı yanaklara neden olan cilt hastalığına sahip insanlarda 10 - 20 kat daha fazla sayıda bu türden kurtçuklara rastlanmış.Ancak bu durum rozase hastalığına bu kurtçukların neden olduğu anlamına gelmiyor.

Bu kurtçukların parazit olmadığı , insanda herhangi bir zarara yol açmadığına inanılıyor.Hatta ciltteki ölü deriyi ve bakterileri temizleme gibi yararları da olabilir.

Peki yüzünüzü bu canlılardan temizlemek istiyorsanız onlardan kurtulabilir misiniz?
Bu kurtçukları temizleyen tedaviler olmakla birlikte bunların sonsuza dek koruyucu özellikleri bulunmuyor.6 hafta sonra tekrar ortaya çıkabiliyorlar bunun sebebi ise insanlarla ve yatakla kontak halinde olmak.

Uzmanlar insanların  bu kurtçukları 20 bin yıldır taşıdığına , kurt ve köpeklerden insanlara geçmiş olabileceğine inanıyor.